The Lydians and their World (2010)
by Michael Kerschner
Lidyalıların Komşuları İonialılar ve Aiolialılar
Erken Demir Çağı: Başlangıç
Yunan anakarasından göç edenlerin Anadolu’nun Ege kıyısına yerleşmesinden itibaren İonialılar ve Aiolialılar MÖ onbirinci yüzyılın sonu, yani Erken Demir Çağı’nın başlarından beri Lidyalıların batı komşularıydılar. Bu topluluklar Ege’nin batı kıyısında ve adalarda bir dizi yerleşim kurmuştu. Yeni gelenler zaten iskân edilmiş bölgelere gelmişlerdir, ancak işgali durdurabilecek güçlü bir merkezî yönetim bulunmamaktaydı. Bu durumun sürtüşmelere gebe olduğu açıktır ve birçok İonia şehrinin kuruluş efsanesi Yunanlarla Anadolu halkları arasındaki çatışmaları anlatmaktadır. Yeni gelenler yerli toplumlara çoğunlukla Karialılar ve Lelegler olmak üzere farklı etnik isimler vermişlerdir; bunların arasında Lidyalılar da vardır1. Bununla beraber söz konusu dönemi anlatan antik kaynaklar muğlak ve çelişkilidir. MÖ onikinci yüzyılın başlarında Hitit ve Miken uygarlıklarının yıkılmasından sonra yazı Batı Anadolu ve Ege’de kaybolduğundan dolayı hiçbir çağdaş kayıt bulunmamaktadır. Bu “Karanlık Çağlar” ile ilgili tarihî olaylar ve şartlar hakkındaki bilgilerimiz çok sonraki dönemlerde kaleme alınmış geleneksel efsanenelerin zayıf temellerine ve arkeolojik verilere dayanmaktadır. Bunlar doğrudan tarihî kaynaklar değildir, ama eleştirel inceleme ve açıklamaya gerek duyarlar.
MÖ birinci binyılın ilk üç yüzyılında Lidya Heraklesoğulları sülalesinin yönetiminde küçük bir beylikti. Sardeis’in kuzeyinde Hermos (Gediz) Nehrinin suladığı verimli ovaya odaklanmış bir karasal güçtü ve anlaşılan nüfuzu daha kıyıya ulaşmamıştı. Ancak bu hedeften çok uzak değildi ve Belkahve ve Karabel gibi alçak geçitler gibi Hermos Vadisi de ideal bir ticaret yoluydu. Dolayısıyla Sardeis’teki arkeolojik buluntuların da gösterdiği üzere, Lidyalıların Yunan komşularıyla başından beri ekonomik ve kültürel ilişkileri olması şaşırtıcı değildir. Daha MÖ onuncu yüzyılda Sardeis’teki çömlek ustaları Yunan Protogeometrik üslubundan etkilenmişlerdi (Şek. 1). Geç Geometrik Döneme değin –çoğu boyalı- ithal Yunan vazoları sayıca çok azdır. Ardından, Sardeis’e hem İonia’dan hem de Korinthos’tan gelen kaliteli mallara bakılırsa MÖ sekizinci yüzyılın ikinci yarısında Ege ile ilişkiler artmıştır. Fakat İonialıların bunlar karşılığında ne aldıkları açık değildir. Şimdiye kadar İonia’daki (Proto)Geometrik kontektslerde tanımlanabilen Lidya buluntusuna rastlanmamıştır, ama bölgede Demir Çağı tabakaları nadiren ortaya çıktığından bu sadece bir tesadüf olabilir. Üstelik, arkeolojik bulgular arasında ticaretin ana göstergeleri olan boyalı çanak-çömlek ve metal nesneler ticarî malların bütününü temsil etmemektedir. Çoğu ihraç malı dayanıksızdır (organik) (örneğin Lidya’nın ünlü malları parfümler, kumaşlar ve mobilya) ve arkeologlar tarafından tespit edilemeyebilirler.
-
Şek. 1
Mermnad Sülalesi İdaresinde Lidya (yakl. MÖ 680-547/530) ve Doğu Yunanlar
MÖ yedinci ve altıncı yüzyıllar Lidya’nın orta büyüklükte bölgesel bir krallıktan çıkıp Batı Anadolu’daki en büyük güç olmasına tanıklık etmiştir. Gelişme Gyges’in tahtı ele geçirip MÖ 680 civarında yeni Mermand sülalesini başlatmasından hemen sonra meydana gelmiştir. Krallığın ekonomisi Paktolos Çayından çıkarılan altının sistematik biçimde işlenmesi ve işletilmesine dayanıyordu. Kral Alyattes göçebe Kimmerleri Küçük Asya’dan çıkardıktan sonra Lidya toprakları İonialılar ve Aiolialıların yaşadığı batı kıyıları da dâhil olmak üzere her yöne doğru hızla genişlemiştir (Şek. 2).
-
Şek. 2
Kaynaklar
Antik kaynaklar Lidya Krallığı’nın altın çağına önceki dönemlerine göre çok daha fazla yer vermiştir. İkisi de MÖ yedinci yüzyılda yaşamış Yunan şairler Paros’lu Arkhilokhos ve Kolophon’lu Mimnermos’un şiirlerinde Gyges’ten bahsedilir. Ancak Mermnad sülalesi kralları ve onların Yunanlarla ilişkileri hakkındaki temel kaynağımız, eseri ‘Iστορίαι (Tarih)’da Lidya’ya uzun bir bölüm ayırmış ve Kroisos zamanına odaklanmış Herodotos’tur.2 Eldeki tüm kaynaklar sadece Yunan bakış açısını yansıtmaktadır. Dikkat çekici bir istisna, Herodotos’un çağdaşı ve Yunanca yazılmış en eski tarih kitaplarından biri olan Λυδιακά (Lidya Tarihi)’nın yazarı Lidyalı Ksanthos’tur (MÖ beşinci yüzyıl). Ancak eseri birkaç fragman dışında kayıptır.
Mermnad Sülalesi ve Doğu Yunan Şehirleri Arasındaki Siyasi İlişkiler
Yunan kaynakları Smyrna, Kolophon ve Miletos’a saldıran Gyges’ten başlayarak İonia şehirlerine düzenlenen bir dizi askerî seferden bahseder (Şek. 2). Gyges’in oğlu Ardys Priene’yi ele geçirip Miletos’a yeniden saldırmıştır. Ardından oğlu Sadyattes, ondan sonra da onun oğlu ve ardılı Alytattes bu çatışmayı sürdürmüştür. Kimmerleri nihai olarak bozguna uğrattıktan sonra Alytattes Smyrna’yı almış, Priene’yi kuşatmış ve Klazomenai’ı istila etmiş, ama çabaları boşa çıkmıştır. Nihayet İonia ve Aiolis’i tamamen fetheden onun oğlu ve son Lidya kralı Kroisos olmuştur. İlk önce Ephesos’a saldırmış “ve her bir şehre farklı suçlamalarda bulunarak İonia ve Aiolia şehirlerini teker teker ele geçirmiştir. Asya’da Yunanları kendisine tabi kılmıştır...”.3 Sadece Doğu Yunan adaları Lidya kontrolü dışında kalmıştı, çünkü Kroisos adalara sefere çıkacak bir filodan yoksundu. Fakat Mermnad sülalesi iç ihtilaflar sırasında, Lesbos’taki şair Mytilene’li Alkaios’un başını çektiği grup gibi siyasi hiziplere para yardımı yaparak4 adalar üzerinde nüfuzunu kullanmaya çalışmıştır. Polyainos’a göre5 siyasi rüşvet Alyattes tarafından Kolophonlulara karşı kullanılmıştır. Mermnad’ların dillere destan zenginliği cazip miktarlar teklif etmelerine imkân sağlıyordu.
Lidyalıların İonialılara karşı yürüttüğü askerî seferlerin dikkat çekici bir özelliği her zaman tek bir Yunan şehrine yönelik olmasıdır. İonia bütünlüklü bir siyasi yapı değildi; İonia Birliği adı altında 12 bağımsız şehir devletinin (polis) meydana getirdiği ve kült merkezi Panionion olan gevşek bir konfederasyondu (Şek. 2). Konfederasyon hiçbir zaman Lidya ya da Pers seferleri gibi genel tehditler karşısında bile etkili bir askerî birlik olarak hareket etmemiştir. Daha kuzeyde Aiolia topraklarındaki 12 şehir devletinin durumu İonia Birliği ile karşılaştırılabilir.
En güneydeki İonia şehri olan Miletos, Lidya seferlerinin olağan hedefi olmuştur; Mermnad sülalesinin bütün kralları bu şehre saldırmıştır. Miletos’un refahı ve Propontis (Marmara Denizi) ve Pontos’taki (Karadeniz) birçok “α̉ποικίαι”ın (koloni) ana şehri olmasını seferlerin sebepleri arasında sayılabilir. Bildiğimiz kadarıyla, Kroisos’un saltanatından önce Lidyalılar Miletos’u fethetmeyi başaramamışlardır. Sadyattes ve Alyattes’in uzun soluklu seferleri bile sonuç sağlamamıştır: “çünkü Miletos’lular denizleri kontrol ediyordu ve kuşatma ordu açısından boşunaydı”.6 Bu yüzden Alyattes Miletos kırsalındaki ağaçları ve ürünleri tahrip etme yolunu seçti. Lidyalı askerlerin kazara çıkardığı bir yangın sonucunda Miletos’un kasabalarından Assesos’taki Athena Tapınağı’nı yakmışlardır. Herodotos yangından sonra kralın hastalandığını söyleyerek iki olayı birbirine bağlar.7 Delphoi Apollon’unun isteği üzerine Alyattes, Athena’ya bir yerine iki tapınak inşa edilmesini buyurmuş ve ardından sağlığına kavuşmuştur. Kral ve Miletos tiranı Thrasyboulos bir dostluk antlaşması imzalamıştır.
Mytilene ve Miletos örneklerinin gösterdiği üzere, Mermnad’lar İonia ve Aiolis’te nüfuz elde etmek ve korumak için farklı stratejiler izlemiştir. Ephesos örneğinde ise, Alyattes kızını Ephesos tiranı Melas ile evlendirerek ittifak olmuştur. Melas’ın oğlu ve ardılı, daha sonra amcası Kroisos tarafından tahttan indirilmiştir.8 Mermnad’ların İonialılarla ilişki kurarken seçtikleri başka bir yol, onların tanrılarını bol olmasa da cömert ve olağanüstü adaklarla onurlandırmaktı. Bunlara aşağıda değinilecektir.
-
Şek. 2
Ekonomik ve Kültürel İlişkiler
Komşu olarak Lydilalılar ve Doğu Yunanlar her zaman ekonomik ve kültürel bağlara sahiptiler. Doğal olarak, bu ilişkilerin yoğunluğu ve sıklığı yüzyıllar boyunca değişim geçirmiştir. Sardeis’teki Yunan mallarının sayısındaki yavaş fakat istikrarlı artış MÖ sekizinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren izlenebilmektedir. Bu durum doruk noktasına MÖ yedinci yüzyılın sonu-altıncı yüzyılın ilk yarısında, Alyattes ve oğlu Kroisos’un saltanatında, Lidya önde gelen siyasi, askerî ve ekonomik güçler arasında girdiği ve Doğu Akdeniz’in önemli kültürel merkezlerinden biri olduğu zaman erişmiştir. Söz konusu dönemde sadece İonia şehirleri ve onların Anadolulu komşusu arasındaki olağan askerî anlaşmazlıkların artık daha sertleşmemiş, aynı zamanda ticaret gelişme göstermiştir. İonia’dan Hermos ve Maiandros’un (Menderes) uzun nehir vadilerini takip ederek Orta Anadolu düzlüğüne ulaşan ticaret yolları önem kazanmıştır. Lidyalıların ödeme aracı olarak kullandıkları öncü icadı darp edilmiş elektron sikkeler9, kısa sürede birçok İonia şehri tarafından benimsenmiştir.
Mermnad saray çevresi ve Sardeis’in varlıklı aristokratları (ayrıca Yukarı Hermos Vadisi’ndeki Bagis (Güre) yakınında bulunan tümülüsteki zengin mezar eşyalarının gösterdiği üzere eyalet merkezleri) prestij mallarına oldukça ilgiliydi. Bu durum hem ithal mallara hem de yerel zanaatkârların el yapımı ürünlerine olan talebi arttırmıştır. Yabancı sanatçıların ve zanaatkârların Lidya’nın gelişen başkentine iş umuduyla gelmiş olması mümkündür. Alyattes ve Kroisos ünlü İonialı sanatçılar Khioslu Glaukos ve Samoslu Theodoros’u Delphoi Apollon’una adanmak üzere olağanüstü gümüş kraterler yapmaları için işe almıştır.10 Glaukos ve Theodoros Mermnad sülalesi ve Sardeis aristokrasisi için çalışan tek Yunanlar değillerdi muhtemelen. Gelecek vaat eden lüks mallar pazarı, Gordion’da durumları MÖ dokuzuncu ve sekizinci yüzyıllardaki kadar parlak olmayan Phrygialı metal işçilerini de fazlasıyla cezbetmiş olmalıydı. Phryg başkentinin altın çağı MÖ yedinci yüzyıla geldiğinde, Lidya’nın Batı Anadolu’da liderliği ele geçirmesiyle artık sona ermişti ve en geç Alyattes’in saltanatı sırasında Phrygia, Lidyalıların egemenliği altındaydı. Gordion’un önemini yitirmesi, pahalı metal mallara duyulan yerel talep üzerinde olasılıkla negatif bir etki yapmıştır. Uzun bir geleneğe dayanan Phrygialı tunç ustalarının yetenekleri batıda ciddi müşteri bulmuş olabilir. MÖ yedinci yüzyılda Lidya ve İonia’da Phryg tipi fibulalaların, kemerlerin ve kâselerin yaygınlaşması Phrygia’lı metal ustalarının göçüyle açıklanabilir. Lidyalı ve İonialı zanaatkârlar onların modellerini adapte etmiş ve değiştirmişlerdir. Arkaik İonia’da Phryg tipi tunç nesnelerin üretimini tetikleyen ister göçmen Phrygialılar isterse sadece onlardan ithal edilen mallar olsun Lidya aracı rolünü üstlenmiştir.
Altını arıtma ve işleme konusunda ise Lidyalı ustalar liderdi. Bagis (Güre) Tümülüslerine mezar hediyesi olarak koyulmuş muhteşem altın ve gümüş takılar Lidyalı üst sınıfların sergilediği ihtişamın canlı bir göstergesidir (Özgen, “Lidya Hazinesi”). Bu buluntular ve Sardeis’ten gelen nadir nesnelerin Ephesos Artemis Kutsal Alanı’nda kazılan altın adaklar kadar (örneğin kayık ve yelken şeklindeki küpeler (No. 144), belirli aplik levhaları (No. 142), boncuklar ve iğneler (No. 143), uzanmış koç şeklinde süsler (No. 140, krş. No. 136, 184, 185, 186, 194), Smyrna mezarlarındaki eşyalar arasında da (çifte makaralar) yakın benzerleri bulunmaktadır. Sardeis’ten çıkan ve Bagis tümülüsündeki mezar eşyaları arasında bulunan (No. 187, 188 de içeren) altın ustası aletleri Lidya’daki yerel üretimin varlığını kanıtlamaktadır. Bununla birlikte, Artemision’dan gelen altın nesnelerin sayıca çokluğu (şimdiye kadar 703) Ephesos’ta da yerel üretimin olduğuna işaret etmektedir. Eğer öyleyse zanaatkârlar kimdi? Lidyalılar mı, İonialılar mı; yoksa aynı işlikte/işliklerde birlikte mi çalışmışlardı? Ya da W. Rudolph’un11 öne sürdüğü gibi gezen bir işlik mi vardı? Bu soruları arkeolojinin cevaplaması zordur. Fakat bu gözlemlerin kanımızca daha önemli bir sonucu vardır: Lidyalı ve İonialı zanaatkârlar belki de aynı işlikte birlikte çalışmışlardır. Bu durum fikir ve buluşların değiş tokuş edilmesine, ne saf Lidyalı ne de saf İonialı olan, fakat ikisinin birleşiminden meydana gelen yeni bir üsluba yol açmıştır.
Altın takı ve süslemeler açısından Ephesos ve bir dereceye kadar Smyrna Lidya ile yakın bağa sahiptir. Çanak çömleğe baktığımız zaman, bu coğrafi birliktelik geniş ölçekte tekrar karşımıza çıkar. Kırmızı üzerine siyah, iki renkli, mermer görünümlü ve damarlı boyama (streaky) mal grupları (Şek. 3, No. 113, 114, 115, 116) yine Ephesos ve Smyrna’da belirgin bir yoğunluk gösterir. Eğer araştırmamıza Doğu Yunan şehirlerindeki Lidya kökenli üslupları (Kotyle ve skyphosun yumurta biçimli, içe eğik ağız kenarlı ve genellikle uzun, konik ayağa sahip ya da bilinçli yapılmış damarlı boyalı Lidya versiyonları gibi) benimsemiş çömlekçileri dâhil edersek, Lidya ile karşılıklı yoğun ilişkilerin görüldüğü alan daha kuzeye, Larisa ve Pitane gibi Aiolia şehirlerine (muhtemelen Arkaik tabakaları henüz kazılmamış olan Kyme) uzanacaktır. Dolayısıyla Lidyalılar ile Doğu Yunanlar arasındaki düzenli ekonomik ve kültürel temas bölgesi, güneyde Ephesos’tan kuzeye Pitane körfezine kadar ulaşan yay şeklinde dar bir kuşak olarak tanımlanabilir. Merkez Lidya’nın batı sınırına yay gibi bitişiktir ve Sardeis’e en yakın liman şehirlerini içine alır: Ephesos, Smyrna ve olasılıkla Kyme. κάπηλοι (tüccar) olarak bilinen Lidyalıların ticaretinde önemleri barizdir.12Bu bölgenin ötesinde, Lidya kökenli veya Lidya özelliklerini adapte etmiş çanak-çömlek Doğu Yunan şehirlerinde seyrektir; çoğu Samos, Miltos ve Didyma’daki kutsal alanlarla sınırlıdır.
Lidya çanak çömleğinin İonia’daki yerel üretimlerine dair önemli bulgular Klazomenai’dan gelir. Akropolisin güney yamacında bulunan çömlek işliğinin MÖ altıncı yüzyılın ikinci çeyreği boyunca Lidya tipinde beyaz eklenmiş damarlı boyamalı mallarla birlikte karakteristik yerel Kuzey İonia malları ürettiği anlaşılmıştır. Y. Ersoy, yerleşim için sıra dışı olan Lidya etkili keramiklerin belki de Lidyalı göçmen bir zanaatkâr tarafından yapıldığını ikna edici şekilde ortaya koymuştur.13
Geometrik ve Arkaik dönemlerde inşa edilmiş en erken Yunan surları arasında coğrafi yoğunlaşma İonia ve Aiolis’te takip edilebilmektedir. Surların erken dönemdeki gelişimlerinin temel nedeni, Lidya’nın genişlemesiyle hissedilmeye başlanan potansiyel tehlike olmalıdır. Ancak Doğu Yunanlar güçlü komşularından bir şeyler öğrenmişti: MÖ yedinci yüzyılın sonlarında Smyrna’lılar küçük şehirlerini masif bir surla çevrelediler. Surun temelde 10-18 m’ye varan kalınlığı ve sıra dışı genişlikte, aralıksız kerpiç tuğlaları, o zamana kadar Yunan dünyasında görülmemiş bir şeydi. Surun en yakın benzeri, kuşkusuz Smyrnalılara ilham vermiş olan Mermnad dönemi Sardeis’inin anıtsal savunma duvarlarıdır. Fakat rakiplerini taklit etmek Alyattes tarafından fethedilmelerine engel olamamıştır.
Yakın Doğu krallarına özenen Alyattes, Sardeis’i güzelleştirmek için büyük ölçekli bir inşa programı başlatmıştır. Saltanatı sırasında Yakın Doğu inşat teknikleri Lidya’ya getirilmiş ve Ch. Ratté’nin de belirttiği gibi olasılıkla buradan da İonia’ya geçmiştir.14 MÖ altıncı yüzyılın ikinci çeyreğinde ve ortasında Lidya ve İonia’nın anıtsal mimarisinde, yüzeyi kaba bırakılan, köşeleri pahlanmış, hatasız birleşen, iyi işlenmiş standart kesme taşlar gibi paralel giden yenilikler görülmektedir. Bu durum Lidyalı ve İonialı taş ustaları arasındaki karşılıklı etkileşime işaret eder. Smyrna’daki Athena Kutsal Alanı’ndaki yarım kalmış sütun tamburlarının üzerindeki Lidya alfabesiyle yazılmış duvarcı işaretleri Lidyalı ustaların katkısını akla getirmektedir. İki tarafın da dâhil olduğu büyük bir inşa projesi dipteros planındaki Ephesos Artemis Tapınağı’dır. Son Lidya kralına atfen “Kroisos Tapınağı” olarak da adlandırılan yapıya kral “birçok sütun” adamıştır.15 Herodotos’u bu ifadesi, üzerinde “Kral Kroisos adadı” yazan sütun kaidesi parçalarının bulunması ile doğrulanmıştır. Ayrıca Artemision’dan dikey bir mimari silme üzerinde (Şek. 4) G. M. A. Hanfmann tarafından “...Alyattes’in oğlu (?) verdi” şeklinde okunan yazıt bulunmaktadır. Bu yüzden Lidyalı taş ustalarının İonialılar ile yan yana çalıştıkları kuvvetle muhtemeldir. Üstelik Ae. Ohnesorg işçilikteki bazı belirli özelliklerden dolayı Kyklad adalarından gelen zanaatkârların da projede çalıştığını düşünmektedir.16 Dolayısıyla, Ephesos Artemision’nun inşaat alanı, Doğu ve Batı’dan gelen deneyimli taş ve duvarcı ustalarının buluşup tekniklerini karşılıklı paylaştıkları ve yeni çözümler geliştirdikleri bir çeşit deney laboratuvarıydı.
-
Şek. 3
-
Şek. 4
Dinî İlişkiler: İonia Kutsal Alanlarındaki Lidya Adakları ve Ortak Kültler
Kroisos’un Ephesos’taki Artemision’un sponsorluğunu üstlenmesi, babası Alyattes’ten miras kalan bir Mermnad sülalesi geleneğidir, ama aslında kökü sülalenin kurucusu Gyges’e kadar gider. Her üç kral da bölgeler üstü önem arz eden Yunan kutsal alanlarına gösterişli adaklar sunmuşlardır (Şek. 5). Bunların çoğu, kehanetleri kralların hayatlarındaki kritik noktalarda önemli pay sahibi olan Delphoi Apollon’u içindir. Tanrı Gyges’in tahtı ele geçirmesine onay vermiş, Alyattes’in geçirdiği ağır hastalıktan kurtulması için yol göstermiş ve Kroisos Pers İmparatorluğu’na saldırma konusunu danıştığında, kralın Kyros’a karşı talihsiz bir savaş yürüterek sonunda düşüşüne neden olan bir cevap vermiştir.17 Mermnad sülalesinin Delphoi’daki adakları arasında en sıra dışı ve değerli olanlar kaplar ve altın ya da gümüş külçelerdir. Sık ziyaret edilen bir Hellen kutsal alanında sergilenen bu adaklar, onları etraflıca anlatan Herodotos gibi ziyaretçileri derinden etkilemişti.18
Herodotos’un İonia kutsal alanlarına yapılan Lidya krali adakları hakkında anlattıkları daha kısa ve özdür (Şek. 5). Sadece “Kroisos’un Miletos Brankhosoğullarına (Didyma) yaptığı adaklar ağırlık ve görünüş açısından Delphoi’dakilere eştir” der (Herodotos 1, 92). Şahsen böyle “büyük hazineler” görmemiştir19 ve bu cömert bağışın nedenini açıkça belirtmez. Ancak aralarında “kral olmadan önce kendisine karşı çıkan ve Lidyalıların başına Pantaleon’un geçirmek için uğraşan bir rakibinin malları” da vardı.20 Damaskos’lu Nikolaos Kroisos’un gençliğindeki bu olayları daha detaylı şekilde anlatmaktadır.21 Zengin bir Lidyalı olan Sadytattes, genç prense Alyattes’in Karia’lılara karşı düzenleyeceği seferde kullanmak üzere kiralamak istediği paralı askerler için borç vermeyi reddetmiştir. Bunun üzerine Kroisos, Ephesos’a gitmiş ve eğer kral olursa Sadytattes’in evini Artemis’e adamaya karar vermiştir. Görünen o ki, Ephesos Artemisi onun koruyucu tanrıçası olmuştur. Nihayet Pamphaes adlı bir İonialı Kroisos’u bu sıkıntılı durumdan kurtarmıştır. Tahta geçmesinin ardından sözünü yerine getirmiş ve düşmanın evindeki “altın öküzleri” ve bazıları kabartmalı “birçok sütunu” Ephesos Artemision’una bağışlamıştır.22
Miletos kırsalında küçük bir kasaba olan Assesos’ta (Şek. 5) Alyattes Miletos’lularla yukarıda bahsedilen savaşta yanan eski Athena Assesia kült yapısının yerine iki tapınak inşa ettirmiştir.23 Assesos 1992’de keşfedilmiştir ve üç yıl sonra, şehrin konuşlandığı platonun kuzeydoğu köşesinde bulunan sarp kayalığın yakınındaki bir test açmasında çoğu MÖ yedinci yüzyılın sonlarına tarihlenen çanak çömlekle dolu küllü bir tabakaya rastlanmıştır. H. Lohmann ve G. Kalaitzoglou bu tabakayı Alyattes’in askerleri tarafından ateşe verilmiş Athena Kutsal Alanı’nın yıkıntıları olarak tanımlanmışlardır.24 Ancak Herodotos’un bahsettiği iki tapınağın25 mimari kalıntılara henüz rastlanmamıştır. Bu sebeple Ephesos’taki Kroisos’un tapınağına ait sütun parçaları Doğu Yunan kutsal alanlarındaki Lidya adaklarının tek örnekleridirler.
Mermnad sülalesi krallarının adakları ışığında, en azından bazı tebaalarının krali geleneği benimsemiş olmaları beklenebilir. Ne var ki bu varsayımın yazılı kaynakların veya yazıtların eksikliği yüzünden kanıtlanması zordur. İonia kutsal alanlarındaki muhtemel Lidya adakları ya Sardeis’te üretilmiş ya da şehir ve çevresinde yaygın bir dizi buluntudan ibarettir. Bunlardan en önemlileri ve sayıca fazla olanı altın takılar, lüks kıyafetlere dikilen altın aplikler, elektron sikkeler, fildişi oymalar, bazı vazolar ve arkeolojide içine koyulduğu özel kap (lydion) sayesinde tespit edilebilen kokulu yağlar ve parfümlerdir. Bu Lidya kökenli ya da etkili nesneler yine Ephesos Artemision’unda ve Smyrna’daki Athena temenosunda yoğunlaşmaktadır. Güney İonia’da, Samos Heraion’dan, Miletos yakınındaki Oikous Aphrodite Kutsal Alanı’ndan ve Didyma’dan gelen damarlı boyamalı vazolar gibi yarı-egzotik adaklar karşımıza çıkmaktadır. (No. 113-114; Şek. 3).
Bu nesnelerin bir İonia kutsal alanında bulunması tek başına adağın Lidya’dan bir inanan tarafından yapıldığını kanıtlamaz. 2005’te Miletos dışındaki Aphrodite Kutsal Alanı’nda bulunan altı vazoluk –beş omphalos ve bir kotyle– buluntu grubu bu görüşü doğrulamaktadır. Vazolardan birinin ağız kenarındaki grafiti (No. 114), Drymon adlı birinin vazoyu Aphrodite’ye adadığını bildirmektedir. N. Ehrhardt’ın ifade ettiği gibi26 Drymon muhtemelen bir Miletosluya ait bir Yunan adıdır. Dolayısıyla bu özel durumda Lidya vazolarını Yunan tanrıçasına adayan bir İonialıdır. Miletos’taki ithal Lidya çanak çömleği çok az olduğuna göre Drymon damarlı boyamalı Lidya kaplarını Lidya’da bir yerden almış ve belki de başarılı bir yolculuğun dönüşünde Aphrodite’ye adamıştır.
Miletos’un aksine Ephesos ve Smyrna’da Lidya kökenli ya da etkili adaklar dikkate değer sayıda olduğundan Lidyalı inananların varlığı daha inandırıcıdır (antik kaynaklar Ephesos ile Sardeis arasındaki özel dinî bağları vurguladığına göre oldukça inandırıcı) Aristophanes “Lidyalı bakirelerin büyük saygı gösterdiği Artemis’in Ephesos’taki altın tapınağı”ndan bahsetmektedir.27 Ephesos Artemis’in Lidya başkentinde bir kutsal alana sahipti ve bir Ephesos heyeti, tanrıçaya khiton sunmak için yıllık törene katılmışlardı. MÖ altıncı yüzyılın sonuna ait bir mezar yazıtı Sardeis’te Ephesos Artemis’i –Lidya dilinde Artimu ibsimsis- hakkındaki en erken yazılı kanıtı teşkil etmektedir. Ephesos Artemision’undaki hayvan kemiklerini inceleyen G. Forstenpointner’in bulduğu yavru köpek kalıntıları, Lidya’daki (ve Karia) yavru köpeklerin kurban edildiği törenlerle ilişkilendirilebilir.
-
Şek. 5
-
Şek. 3
Sardeis’in Yakın Komşuları: Ephesos ve Smyrna
Lidyalılar ve İonialılar arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve dinî ilişkilerin değerlendirmesi göstermektedir ki, Sardeis’in yakın komşuları Ephesos ve Smyrna, sadece zaman zaman temasa geçen İonia şehirlerine göre Lidya ile daha yoğun etkileşim içindedir. Bu iki şehir sakinlerinden bir kısmının Lidya dilini kullandığına ve Lidya dilinin anlaşıldığına dair kanıtlar mevcuttur. Smyrna’da ev çanak çömleğinin üzerindeki bazı grafitiler Lidya dilinde yazılmıştır. Ephesos’ta, günlük dili yansıtan satirik şiirlerin yazarı şair Hipponaks, (yakl. MÖ 540) Lidya dilinden alınmış bir dizi sözcük kullanmıştır. Ephesoslular ile Smyrnalılar Lidya dili ve kültürüne aşinaydılar ve her iki şehirde de Lidyalıların yaşamış olması akla yatkındır.
Yunanların Gözünde Lidyalılar
Gördüğümüz gibi, Lidyalılarla Doğu Yunanlar arasındaki ilişkiler sayıca çok ve çeşitlidir. Komşu olduklarından dolayı, ilişkileri istikrarlı ve her iki taraf için de avantajlı olmuştur. Savaş zamanları geçici olmuştur ve Doğu Yunan şehirlerinin kendi aralarında da devam etmiştir. Her halükârda bunlar Lidyalıların Doğu Yunan yazarlarının gözündeki olumlu imajını gölgelememiştir. Herodotos farklı etnik geçmişlerine rağmen yakınlıklarını vurgulamaktadır28: “Lidyalıların gelenekleri Yunanlarınkine yakındır”. Arkhilokhos’tan itibaren Arkaik Dönem şairleri29 Mermnad krallığını zenginliğin, gücün ve lüksün kusursuz örneği olarak algılamışlardır. MÖ yedinci ve altıncı yüzyıllarda şehirlerinde iktidarı ele geçiren birçok Yunan tiran, Lidya krallarına öykünmüştür. İonialı aristokratlar kendilerine Lidya soylularını örnek almış, onların değerli kıyafetlerini, saç şekillerini ve Kolophon’lu Ksenophanes’in30 vatandaşlarını eleştirmesine neden olan parfümlerini taklit etmişlerdir. Bu tip eleştirilerden, alım gücü bulunan Doğu Yunanlar arasında lüks Lidya mallarına yüksek talep olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Hayatlarını daha rahat ve güzel yapmak isteyen İonialılar için zengin Sardeislilerin yaşam tarzı belirleyici olmuştur. Teos’lu Anakreon için31 Λυδοπαθής (“Lidya tarzı yaşam”) “tatlı hayat” ile aynı anlama gelmekteydi.
İonialıların ve Aiolialıların genellikle olumlu, çoğu kez hayran bazen de eleştirel bakışları, Kroisos’un düşüşünün ardından muhteşem ve kibirli Mermnad sülalesinin toprakları Pers İmparatorluğu’nun eyaleti olunca değişmiştir. Aynı kaderi yaşayacaklarını anlayan ve kısmen de bunu tadan İonialılar, Lidyalıların çöküşü için mantıklı bir sebep aramış ve sonlarını yozlaşmayla açıklamaya çalışmışlardır. Kroisos ve Mermand’ların Lidya’sı ancak bundan sonra zevk-ü sefanın tehlikelerini gösteren, ders çıkarılması gerekli bir örneğe dönüşmüştür. Yine de Lidya kültürünün gösterdiği başarılara duyulan takdir yok olmamıştır.
Dipnotlar
- 1Pausanias VII, 2, 6.
- 2Herodotus 1, 6–94.
- 3Herodotus 1, 26–27.
- 4Alkaios fr. 42 (Diehl).
- 5Polyainos 7, 2.
- 6Herodotus 1, 17.
- 7Herodotus 1, 17–22.
- 8Aelian, Varia historia 3, 26.
- 9Herodotus 1, 94.
- 10Herodotus 1, 25.51.
- 11Rudolph 1998.
- 12Herodotus 1, 94.
- 13Ersoy 2003.
- 14Ratté 1993.
- 15Herodotus 1, 92, 1.
- 16Ohnesorg 2008.
- 17Herodotus 1, 13; 1, 19; 1, 53.
- 18Herodotus 1, 14; 1, 25; 1, 50–51.
- 19Herodotus 5, 36.
- 20Herodotus 1, 92, 2–3.
- 21FGrHist 90 F 65.
- 22Herodotus 1, 92.
- 23Herodotus 1, 17–22.
- 24Lohmann 1995; Kalaitzoglou 2008.
- 25Herodotus 1, 22, 4.
- 26Ehrhardt 2005.
- 27Aristophanes Bulutlar 598-600.
- 28Herodotus 1, 94, 1.
- 29Archilochos fr. 19 West.
- 30Xenophanes fr. 3 West.
- 31Anakreon F 481 Page.