Preliminary Reports from Kazı Sonuçları Toplantısı (Annual Symposium on the Results of Excavations) (1999-2018)
by Nicholas Cahill
Sardis, 2019-2020
Giriş
Sardis’te 2019 sezonundaki arkeolojik çalışmalar, antik kentin üç bölgesinde yürütülen kazılar ile konservasyon ve restorasyon, jeofizik araştırma, bilimsel araştırma ve yayın çalışmalarını içermiştir. Bu çalışmalar, meslek insanları ve öğrencilerden oluşan 70 kişilik bir ekip tarafından gerçekleştirilmiştir. 2020 sezonu salgın dolayısıyla kısa tutulsa da, 11 kişilik bir ekip Kültür ve Turizm Bakanlığının ve Harvard Üniversitesinin destekleriyle 5 hafta süreyle Sardis’te bilimsel araştırma ve konservasyon çalışmalarını sürdürmüş, ekibin geri kalanı ise araştırma ve yayın çalışmalarına uzaktan devam etmiştir. Her zaman olduğu gibi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Genel Müdürü Gökhan Yazgı’ya, Kazılar Dairesi Başkanı Melik Ayaz ve Umut Görgülü’ye ve Kazılar Şubesi Müdürü Y. Nihal Metin’e hem iyi hem de zor zamanlarda sağladıkları sonsuz destek ve yardımlarından ötürü can gönülden müteşekkiriz. Kültür ve Turizm Bakanlığı Temsilcileri olarak, her ikisi de İzmir Müzesinde görevli olan, Cengiz Aslantaş 2019 sezonunda, Sedrettin Öğünç ise 2020 sezonunda projemize katılmışlardır. Kendilerine her iki sezonu da başarıyla tamamlamamızdaki büyük katkılarından ve de yardımseverlik ve iyi niyetlerinden ötürü şükranlarımızı sunuyoruz.
Kazı: Alan 49 Sektörü
Alan 49 olarak adlandırılan ve akropolün eteklerinde yer alan doğal olarak yüksek bu tepe 2009 yılından beri kazılarımızın başlıca odaklarından birini oluşturmuştur (Şek. 1, 2, 3). Bu alandaki arkeolojik kalıntılar antik kentin tüm tarihini temsil eder niteliktedir. Aşağı kente bakan görkemli kentsel teraslar üzerine kurulmuş seçkin yapılardan oluşan alanın Lydia Dönemi’nde Saray Kompleksinin bir parçası olduğunu düşünmekteyiz. Hellenistik Dönem’e ait anıtsal yapılara bakarak alanın bu dönemde de soylulara ait bir kompleks olarak kullanılmış olması muhtemeldir. Ancak, Akhaimenid Pers Dönem’de bu alanda iskan izlerine rastlanmamış, yalnızca eski yapılardan mimari malzeme soygunu ve devşirme faaliyetleri gözlenmiştir. Lydia Dönemi öncesi yerleşim katmanları, ancak küçük ve derin sondajlarda saptanmış önemli bir Erken Demir Çağı tabakası ile altındaki Geç Tunç ve Erken Tunç Çağ tabakalarını içerir. Roma Dönemi’nin MS 1. ve 6. yüzyıllar arasındaki yoğun mimarisi MS 7. yüzyılda terk edilmiştir, ancak bu alan daha sonra MS 7.-9. yüzyıllar arasında mezarlık olarak işlev görmüş ve 14.-15. yüzyıllar arasında ise yeniden iskan edilerek kullanılmaya devam edilmiştir.
2019 sezonunda kazılar dört açmada yürütülmüştür (Şek. 2). Tepenin kuzey ucundaki açmada çalışmalar Lydia teraslarının uzun tarihini açıklığa kavuşturmuştur. Bu sezonda önemli sorularımızdan bir tanesi de büyük kayalardan 47 metre uzunluğunda inşa edilmiş ve şimdi tepeye hakim olan anıtsal teras duvarının evrelerine yönelikti (Şek. 3, 4, 5). Tabakalaşma ve inşa teknikleri analizlerinin sonuçları bu duvarın iki ana inşa evresi olabileceğini işaret etmiştir. Bu evrelerden erken olanı MÖ 8. yüzyıla ve erken evrenin büyük ölçüde yeniden inşa edildiği geç evre ise MÖ 6. yüzyıla tarihlenmiştir. Bu hipotez, şu an toprak altında kazılmayı bekleyen kapalı buluntu gruplarının kazılmasıyla doğrulanmayı beklemektedir. Daha alçak kottaki 5 m enindeki bir diğer teras duvarı ise muhtemelen geç 7. veya 6. yüzyılda inşa edilmiştir. Bu teras daha sonra genişletilmiş ve Pers Dönemi’nde yerinden sökülerek büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Bu duvarın hattı ve inşa tekniği de 2019 sezonunda netleştirilmiştir.
2019 sezonunun önemli keşiflerinden biri de, taş terasların en erken evresinden de önce kerpiçten inşa edilmiş bir Erken Lydia binasının köşesidir. Bu köşe, binanın en az 5 m genişlikte bir oda içerdiğini ve güneyi ve doğusuna bitişik başka odaların da olabileceğine işaret etmiştir. Yapının duvarları 80 cm kalınlığında olup, 1,1 m aralıklarla yerleştirilen kalın ahşap dikmelerle güçlendirilmiş; çatısı ise daha kalın merkezi bir ahşap dikmeyle desteklenmiştir (Şek. 6, 7, 8). Bu duvarların ve ahşap iskeletinin sağlamlığı yapının anıtsallığını ve evsel kullanımdan başka bir işleve sahip olduğunu gözler önüne serer. Daha önceki yıllarda olduğu gibi, bulunan az sayıdaki seramik kesin bir tarih vermese de, genel olarak MÖ 9. veya 8. yüzyıla işaret eder. Yapının dikme yuvalarından birinde bulunan kömür örneğinin radyokarbon (C14) analizi MÖ 996-837 (%95.4 olasılıkla) tarih aralığını önermiştir.1 Bu tarih ise yapının Sardis’te bilinen en erken anıtsal mimari örneği olduğunu gösterir. Bu yapının aşağısında yamaçta önceki yıllarda keşfedilen diğer Erken Demir Çağ tabakaları ve mimari ögeler ise Alan 49 tepesinin diğer yerlerinde ve civarında da fark edilebilir durumdadır.
Tepenin batı yamacındaki merkezi açmada ise önemli Lydia, Pers, Hellenistik ve Roma ögeleri ile Erken Tunç ve Geç Tunç Çağlara ait katmanlar keşfedilmiştir (Şek. 2, 9). Seçilen birkaç Hellenistik ve Roma ögesi daha erken yapılara erişim sağlamak üzere önceki yıllarda yerinden kaldırılmıştır. 2019 kazıları ise büyük çoğunluğu MÖ 2. yüzyıla ait duvarları, akaçları ve toprak tabanları içeren Hellenistik katmanlara odaklanmıştır (Şek. 10, 11). Görünüşe göre bu yapıların tümü, önceki sezonlarda büyük bir kısmı açığa çıkarılan, özgün Lydia kireç taşı bloklarını devşirerek inşa edilmiş Hellenistik teras ya da platform yapısı tarafından kesilmiştir.
Bu açmadaki MÖ 5. yüzyıla ait çukur, tepede ve aynı şekilde merkezi Sardis’te Pers Dönemi’ni temsil eden nadir birkaç depozitten biridir. Bu çukur büyük miktarda seramik ve hayvan kemiği ile birlikte ok uçları, balık pulu tipinde zırh parçaları ve fildişi kakmalar ortaya koymuştur. Bu ok uçları, zırh ve fildişi parçalar, Pers Dönemi’nde sistemli olarak yağmalanan daha erken Lydia yapılarından arta kalanlar olabilir; ancak çukurun işlevi henüz kesin değildir. Bu çukur, günümüze kadar tepede bulunan hiçbir iskan tabakasıyla ilişkili değildir; fakat eğer bir soygun çukuru ise hangi erken yapı ya da yapıları yerinden sökerek tahrip ettiği de belirsizdir.
Tunç Çağ tabakalarının devamının incelenmesi, içinde keşfedildikleri iki adet sondajın ana kaya seviyesine ulaşmış ve çevresindeki alanların daha geç kalıntılarla sınırlanmış olması nedeniyle mümkün olmamıştır, ancak Erken Tunç Çağ’a ait teras dolgusunun aşağı seviyelerinden elde edilen bir numunenin radyokarbon (C14) analizi MÖ 2346-2140 (%95.0 olasılıkla) tarih aralığına işaret etmiştir.
Tepenin batı yamacının aşağısında yapılan kazılar ise, daha alçak kotta terasa yaslı inşa edilmiş birkaç yapıyı daha açığa çıkarmıştır (Şek. 9, 12). 2018’de üzeri açılan oda harçsız molozdan inşa edilmiş olup, oda dolgusundan gelen seramikler MS 14. veya 15. yüzyıla işaret etmiştir ki bu yapı merkezi Sardis’te bilinen en geç iskan tabakasıdır. Odaya güneyinden birleşen ve 2019’da keşfedilen diğer odanın inşası ise farklıdır; duvarları ortalı-derzli düz-dizi tuğla ve devşirme taştan örülmüş ve içten sıvanmıştır. Bu odanın bütün girişleri bloklanmış ve içi 2 m yüksekliğinde gevşek harç, moloz, kiremit ve düşmüş yapı taşı parçalarıyla dolmuştur. Bu dolgu bir deprem çöküntüsünü andırır. Taban seviyesine henüz erişilemeyen bu odanın mimarisi ve yapıyı yıkan olası depremin tarihi henüz saptanamamıştır.
Tepenin kuzeybatısı ve güneyindeki diğer iki açma Roma Dönemi’ne ait çok sayıda yapı evresini ortaya çıkararak bu dönemde merkezi Sardis’teki uzun iskanın yoğunluğunu belgelemiştir (Şek. 2, 5, 13). Kesişen ve çoğu zaman kötü korunagelmiş bu mimari evreler ne yazık ki tutarlı bir rekonstrüksiyona izin vermemektedir.
2019’da tepede yürütülen jeofizik çalışmalar, Jeoradar (GPR), derin nüfuzlu Elektrik Öz Direnç Tomografi (ERT) ve Elektrik Öz Direnç-IP (IPT) yöntemleri ile muhtelif başka teknikler kullanılarak yapılan taramalardan ibarettir. Bu taramalar tepenin ana kaya yapısı ile insan kaynaklı değişiklikleri haritalamayı ve antik kentin bu bölgesindeki doğal topografyanın beşeri faaliyetlerle ne oranda ve nasıl dönüştürüldüğünü daha iyi anlamayı hedeflemiştir.
-
Şek. 1
-
Şek. 2
-
Şek. 3
-
Şek. 4
-
Şek. 5
-
Şek. 6
-
Şek. 7
-
Şek. 8
-
Şek. 9
-
Şek. 10
-
Şek. 11
-
Şek. 12
-
Şek. 13
Kazı: Alan 55 Sektörü
Merkezi Sardis’teki bu alçak teras, Julio-Claudiuslar Dönemi’ne tarihlendirilen ve İmparatorluk kültüne ait olan tapınak ve kutsal alanı içermektedir. Bu alan daha sonra Geç Roma Dönemi seçkinlerinin evlerine ev sahipliği yapmıştır (Şek. 1, 14). 2019’daki çalışmalar yine terasın doğusundaki binalara odaklanmıştır. Bu çalışmalar, 2013-2017 ve 2018’de kazılan açmaları birleştirerek, mermer döşeli avlu ve doğusundaki odaların devamını açığa çıkarmıştır (Şek. 15, 16). Güneydeki odalara benzer şekilde bu alanlar da MS erken 7. yüzyılda gerçekleşen bir depremle tahrip olmuş gibi görünmektedir ancak farklı olarak bu alanlar tahribat esnasında iskan halinde değildir.
Avlunun (9 no.lu oda) tam boyutları henüz belirlenmemiştir, fakat en az 6,7 x 13 m boyutlarında olduğu söylenebilir (Şek. 17, 18). Bu avlunun zemini devşirme malzemeyle döşenmiş, doğu ve güneyi yükseltilmiş platformlarla sınırlandırılmıştır. Platformlar, güneydeki bir tahliye kanalına açılan mermer bir tekneyi destekler. Avlunun güney duvarı, muhtemelen bu kanalı yerleştirmek üzere bitişik mekanın içine doğru bir geçitle kesilmiştir; dolayısıyla bunlar kompleksin geç ögelerinden olmalıdır. Doğudaki kapıların hepsi bloklanmış durumdadır ki bu da mekanlara erişimin nasıl sağlandığıyla ilgili sorular doğurur. Avlunun doğu duvarında bulunan sahte-mermer görünümlü duvar resimleri, güneydeki 1 no.lu odada bulunan duvar resimlerine benzerdir. Bu duvar resimleri, avlunun etrafını çevreleyen sütunlu bölümün çatıyla örtülü olduğuna işaret etse de, sütun kaideleri ya da kolonatlı bir yapının varlığını kanıtlayacak sağlam başka bir mimari delile henüz rastlanmamıştır. Komşu odalardaki durumun aksine, bu mekanda yalnızca birkaç eserle birlikte az sayıda çökmüş mimari parçalar keşfedilmiştir. Bu durum depremin gerçekleştiği esnada odanın çoktan terk edilmiş olduğuna ve de deprem sonrası enkazdan malzeme kurtarma faaliyetlerine maruz kaldığına işaret eder.
Doğudaki bitişik oda (10 no.lu oda) 2018’de kısmen kazıldığında, odayı bölen ve üç kemerli pencerelere sahip duvarın çöküntüsünü açığa çıkarmıştır. Ancak 2019’da güneyde kazılan mekanda bu çöküntünün devamı bulunmamıştır. Bunun yerine, 3 x 3,7 m boyutlarında kabaca inşa edilmiş ve çöküntü dolgusunun içine oturtulmuş bir yapının kalıntılarına rastlanmıştır (Şek. 19). Deprem sonucu yıkılan yapı enkazının içine inşa edilen bu diğer yapı, alandaki yıkılan yapıya son veren MS erken 7. yüzyıldaki deprem(ler)den de sonraki bir tarihe ait olmalıdır. Güneyde ikizkenar yamuk şeklindeki bir diğer oda (11 no.lu oda) ise kısmen kazılmıştır ancak taban seviyesine henüz erişilememiştir.
10 no.lu odada açılan derin sondaj, MS 17 yılı depreminden sonra inşa edilen Julio-Claudiuslar Dönemi tapınağı ve kutsal alanın kurulmasıyla ilişkili olması muhtemel teras dolgusu seviyelerine erişmiştir.
-
Şek. 1
-
Şek. 14
-
Şek. 15
-
Şek. 16
-
Şek. 17
-
Şek. 18
-
Şek. 19
Kazı: 19.1 No.lu Mezar
Sardis’in 3 km güneybatısında bulunan mezarda 2019 sezonunda Manisa Arkeoloji ve Etnografya Müzesi himayesinde yürütülen kurtarma kazısı küçük bir sanduka mezar açığa çıkarmıştır. Bu mezar olasılıkla Pers Dönemi’ne aittir, özgün halinin bir tümülüsle örtülü olması muhtemeldir. Mezarın civarındaki yamaçlarda da birkaç tane Lydia tümülüsü bulunmaktadır. Mezarın sandukası π-tipi kurşun ve demir kenetlerle kenetlenmiş mermer levhalardan inşa edilmiştir; tavanı düz ve zemini mermer döşelidir. Mezar eski dönemlerde soyulmuş olsa da, iskeletin büyük bir kısmı korunmuştur. İskeletle birlikte bulunan beş adet küçük altın boncuk ve bir adet altın yüzük antik dönem soyguncuların gözünden kaçmış olmalıdır (Şek. 20, 21). Prof. Dr. Yılmaz Erdal tarafından analiz edilen iskelet, 35-60 yaşlarında yaşlıca bir kadına aittir. 1910lu yıllarda Butler kazı ekibince bulunan boncuklara benzer aryballos şeklindeki altın boncukların da MÖ 5. yüzyıla ait olması mümkündür.2
-
Şek. 20
-
Şek. 21
Antik Kent Düzenlemesi ve Konservasyonu
Tüm dönemlere ait eski yapı ve eserlerin koruma, konservasyon ve teşhir çalışmaları 2019 ve 2020 sezonlarının da önceliklerinden olmuştur. 2019 yılında konservatörlerimiz RT-MMS/N sektörlerinde yer alan ve üzerinde portiko ile mozaiğinin Flavius Maionios tarafından kente bahşedildiğinin bilgisini veren yazıtın bulunduğu Roma mozaiğinin konservasyonunu tamamlamıştır (bkz. Petzl, Sardis: Greek and Latin Inscriptions Part 2 no. 424; Şek. 22, 23, 24). Bu mozaiğin ziyaretçilere teşhirini sağlamak için üzerine çelik ve camdan bir zemin inşa edilmiş ve alandaki diğer arkeolojik ögeleri de açıklayan bilgilendirme levhaları alana yerleştirilmiştir (Şek. 25).
1950’lerde İzmir-Ankara Karayolu’nun inşası esnasında tahrip edilen Lydia surlarının yol tarafından kesilen kesitinin yüzüne koruma amaçlı yeni bir giydirme kerpiç yapı örülmüştür (Şek. 26). Bu çalışma aynı zamanda surların özgün yüzünü de kaplayacak benzer bir giydirme kerpiç yapı için deneme çalışması niteliğindedir. Konservasyon ekibi ayrıca MMS/N sektöründeki sur kapısının kireç taşı bloklarının tamirini gerçekleştirmiş ve sektördeki diğer ögeleri sağlamlaştırarak restore etmiştir.
Kadınlı erkekli bir işçi ekibi de, daha önce Artemis Tapınağı’nın mermer bloklarını temizlemek üzere geliştirilen yöntemin aynısı kullanarak, Mermer Avlu ve Hamam-Gymnasium Kompleksi civarındaki diğer kalıntıları temizlemiştir (Şek. 27).
-
Şek. 22
-
Şek. 23
-
Şek. 24
-
Şek. 25
-
Şek. 26
-
Şek. 27
Yayın
Harvard Üniversitesindeki Sardis Araştırma Merkezinin salgın dolayısıyla kapalı bulunduğu 2020 yılında, sene boyunca uzaktan çalışan yayın ekibimiz 2019 ve 2020’de iki adet sonuç yayınını çıkarmıştır. Prof. Dr. Georg Petzl’in Sardis: Greek and Latin Inscriptions Part II: Finds from 1958 to 2017 | Sardis: Eski Yunanca ve Latince Yazıtlar, II. Kısım: 1958-2017 Yılları Arasındaki Buluntular (Sardis Monograph 14, 2019) başlıklı kitabı, Alan 55 sektöründeki Roma kutsal alanında, Sinagogta, antik kentin diğer sektörleri ve civarında keşfedilmiş önemli yazıt grupları da aralarında bulunan 488 adet yazıtı, tam metin ve yorumlarıyla birlikte sunmaktadır. Prof. Dr. Fikret Yegül’ün The Temple of Artemis at Sardis | Sardis Artemis Tapınağı (Sardis Report 7, 2020) başlıklı kitabı ise yazarının bu muhteşem yapıda gerçekleştirdiği belgelendirme ve araştırma çalışmalarını, 1:20 ölçeğinde üretilmiş taş-be-taş planlar ve kot-kesit çizimleriyle birlikte yayınlamıştır. Tüm Sardis yayınlarının olduğu gibi, bu iki yayına da https://sardisexpedition.org adresli resmi internet sitemizden online olarak erişilebilir.