Preliminary Reports from Kazı Sonuçları Toplantısı (Annual Symposium on the Results of Excavations) (1999-2018)

by Nicholas Cahill


Sardeis, 2016

Giriş

Sardis’te 2016 sezonu, kazı, belgeleme, konservasyon ve örenyeri düzenlemesi çalışmalarını kapsamıştır. Bu çalışmalar, 30 farklı üniversite ve kuruluştan gelen akademisyen, uzman ve öğrencilerden oluşan 55 kişilik bir ekip ile gerçekleştirilmiştir. Her zaman olduğu gibi, Türkiye’de arkeolojik araştırmamızı yürütmek için bizlere izin veren Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne ve özellikle Genel Müdür Yardımcısı Melik Ayaz’a, Kazılar Dairesi Başkanı Köksal Özköklü’ye ve Kazılar Şube Müdürü Umut Görgülü’ye müteşekkiriz. Kazımızın bu seneki Bakanlık Temsilcisi İzmir Arkeoloji Müzesinden Necla Okan idi. Kendisinin iyi niyeti, tedbirli tavsiyeleri ve daimi yardımları bütün ekibimizce takdirle karşılanmış ve sezonumuzu hem üretken hem de daha keyifli kılmıştır.

Kazılar, Sardis merkezinde Alan 49 olarak bilinen, Lidya Sarayı’nın konumlandığını düşündüğümüz tepede, Erken Roma Dönemi’ne ait İmparatorluk Kültü Tapınağı’nın yer aldığı ve geç antik dönemde dönüştürülerek farklı amaçlarla kullanıldığı, Alan 55 olarak tanımlanan alçak terasta ve son olarak kentin batı girişinde, geniş Roma Tak’ın bulunduğu alanda olmak üzere toplam üç noktada gerçekleştirilmiştir.

Kazılar: Alan 49

Alan 49’daki kazılar karmaşık Roma ve Helenistik tabakalarını anlamayı ve bunların altında oldukça derinde gömülü bulunan sarayın kalıntılarını meydana çıkarmayı amaçlamıştır (Şek. 1). Tepenin kuzey yamacı, 41 metre boyunca üzeri açılmış, 3 metre genişliğinde ve kayalardan inşa edilmiş teras duvarıyla desteklenmiştir (fig. 2). Duvarın kuzeybatıda bir köşe dönmesi gereklidir ve tepenin batı yamacında, yaklaşık 90 metre güneyde bu köşenin yeri bulunmuştur. Bu duvar genellikle MÖ yedinci yüzyıla tarihlendirilmiştir, ancak daha eski olabilir.

Teras duvarı dahilindeki alanda daha derin seviyelere inerek belgeleme yapmak, ancak MÖ üçüncü ya da ikinci yüzyıla ait Helenistik oda temellerinden bir tanesini kaldırarak mümkün olmuştur. Bu işlem, önceki yıllarda karşımıza çıkan Akhamenid Dönem dolgusunun devamını kazmamıza olanak sağlamıştır. Bu dolgu, her ne kadar az sayıda MÖ geç altıncı ve beşinci yüzyıl seramik buluntuları içerse de, dolgudan gelen malzemenin büyük çoğunluğu daha erken tarihli gözükmektedir. Dolguda, bugün korunagelmemiş, daha erken bir yapıya ait özenle işlenmiş mermer duvar blokları ile devasa iki çanağın ya da perirrhanteria’nın parçaları bulunmuştur.

Açmada bulunan en ilgi çekici eser, balık pulu desenli demir zırha ait büyük parçalar ve pullardır (M13.011; figs. 3, 4, 5). Bu zırhın parçalarına 2012, 2013 ve 2015 yıllarında da yine aynı tabaka içinde rastlanmıştır, ancak bu sene zırha ait bine yakın parça bulunmuştur. Zırhın pulları, alt uçları kıvrık, balık pulu biçimli veya uzun dikdörtgen biçimli olmak üzere iki temel tiptedir. Bu parçalar, küçük pullar omuz ve kol kısımlarına, daha büyükleri de gövdenin aşağısına denk gelen tek bir zırhın farklı kısımlarına ait olmalıdır. 2012 ve 2016 arasında toplamda 1350 pul ve 200’den fazla pul parçası keşfedilmiştir. Bu miktar, 9.4 kg ağırlığında ve yaklaşık 3200 puldan oluşan zırhın aslının %30-40’lık bölümünü oluşturmalıdır. Benzer zırhlar, Geç Tunç Çağı’ndan Roma Devri’ne kadar kullanılmıştır ve örnekleri Nuzi, Nimrud, Persepolis, Gordion ve Kamid el-Loz gibi Önasya kentlerinden, Kıbrıs’ta Idalion’dan ve Mısır mezarlarından bilinmektedir.1

Açmadaki en erken tarihli öge olan ahşap dikme yuvalı kerpiç duvarın devamı gün yüzüne çıkarılmıştır (Şek. 2, 6). Bu duvar muhtemelen anıtsal kaya teras duvarından daha erkendir, ancak tarihi belli değildir. Duvarın iç kısmında yanık bir tabakanın küçük bir köşesinin keşfi, gelecekte duvarın tarihine dair daha fazla bilgi edinmemiz için umut vaad etmektedir.

Hemen yakındaki bir diğer açma, Roma ve Hellenistik dönemlere ait kötü korunagelmiş bir dizi temel ile soygun çukurlarını ve ilişkili su şebekeleri ile iki fırını meydana çıkarmıştır (Şek. 1, 7). Kayalardan taşlardan inşa edilmiş bir duvar temeli, Lidya kaya teras duvarına benzerdir; onunla aynı evreye de ait olabilir, ancak tarihlemeye dair gerekli bulgulara henüz erişilememiştir.

Tepenin batısındaki açmada çalışmalar da oldukça karmaşık Roma ve Helenistik Dönem stratigrafisini anlamaya odaklanmıştır (Şek. 1, 8). Önceki yıllarda incelenen Roma yapısının iç kısmında Helenistik iskana ait dört evre belirlenmiştir. Kireçtaşı Lidya teras duvarı, yapının özgün taş blokları devşirilerek Helenistik Dönem’de yeniden inşa edilmiştir ve görünüşe göre duvarın Lidya saray evresine ait üst kısmı bulunmuştur (Şek. 9).2. Daha geç dönemlere ait kalıntıların karmaşıklığı nedeniyle bu duvarın devamı incelenememiştir.

Yine de, açmanın köşesindeki küçük alanda teras dolgusu içine açılan sondajda beklenmedik sonuçlara ulaşılmıştır (Şek. 10). Bu dolgu, tümü oldukça dik şekilde batıya doğru aşağıya eğimlenen toprak, kaba çakıl ve kerpiç döküntüsü tabakalarından oluşmuştur. Muazzam bir teraslama projesine işaret eden dolgu, 5 metreden daha derindir. Dolgudan gelen seramikler kıt sayıda olsa da, özellikle alt seviyelerde bulunan ve arasında hem asılı yarım daire bezemeli fincan gibi Erken Demir Devri’ne, hem de örnekleri Kaymakçı, Beycesultan ve diğer yerlerden bilinen sepet kulplu omurgalı çanak gibi Tunç Çağ’a tarihlenen örnekler yer alan seramikler, şaşırtıcı derecede erken tarihlere aittir (Şek. 11). Bu dolgudan alınan iki adet C14 örneği TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezince analiz edilmiştir. Örneklerden biri MÖ 1051-902 tarihlerini, diğeri ise MÖ 1747-1617 tarihlerini önermiştir. Bu tarihler arasındaki uyuşmazlık, dolgudan gelen Tunç Çağ ve Erken Demir Çağ malzemelerinin karışımını yansıtmaktadır, ancak bu sonuçların elde edildiği örneklemin çok küçük olduğunun ve bu hususta daha fazla çalışma yapılması gerektiğinin altı çizilmelidir. Yine de merkezi Sardis’te ilk defa bu denli erken malzemenin elde edilmiştir ve gelecekte buradaki çalışmalarımız teras duvarının tarihi ve buradaki erken tarihli iskanın doğası hakkında daha fazla bilgi edinmemizi sağlayacaktır.

  • Şek. 1

    Alan 49’un Planı. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 2

    Alan 49 16.2’un hava görüntüsü. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 3

    Alan 49’dan demir zırh parçalar ve pullardır, bulunduğu hali ile. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 4

    Konservatör Emily Frank ve Chantal Stein in situ demir zırhı konsolide ederken. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 5

    Alan 49’dan demir zırh parçaları ve pullar. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 6

    Alan 49 16.2 açmasında erken kerpiç duvar, arkeolog Güzin Eren ile. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 7

    Alan 49 16.3’un hava görüntüsü. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 8

    Alan 49 16.1’un hava görüntüsü. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 9

    Alan 49 16.1’daki Hellenistik teras duvarı, arkeolog Will Bruce ile. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 10

    Alan 49 16.1 Lidya teras dolgusunda sondaj. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 11

    Alan 49 16.1 teras dolgusunda sondaj’dan Tunç ve Erken Demir Çağ seramikler. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

Kazılar: Alan 55

Alan 55 olarak bilinen alçak terastaki amacımız terasın doğusunda yer alan geç antik dönem ögelerini araştırmaktır. Görünüşe göre, Roma Neokoros tapınağı Geç Roma Dönemi’nde yerinden sökülmüş, parçaları ise neredeyse tamamı imparatorluk kültü tapınağına ait heykel kaideleri, yazıtlı pedestaller ve mimari parçalardan inşa edilmiş “Devşirme Duvar”da kullanılmıştır (Şek. 12,13, 14).

Temel sorularımızdan bir tanesi devşirme duvarın tabiatı ile alakalıdır: bu duvar bir binaya mı yoksa başka türde bir yapıya mı aitti? Bu soru 2016 sezonunda, çakıl tabakasını müteakiben, üstünde kuzey-güney yönünde uzanan tekerlek olukları bulunan mermer döşeli yolun keşfi ile geçici olarak cevaplanmıştır (Şek. 15). Devşirme duvar, kalınlaşan bir kenar oluşturan devşirme yazıtlarla düzgün bir şekilde son bulmaktadır; duvarın bitimine derin bir yuva açılmıştır. Yolun diğer kenarında ise, duvar bitimine denk gelir gibi görünen blokların kenarları keşfedilmiştir. Buradaki yazıtlı diğer devasa bloklar caddenin kenarındaki yuvalara dik şekilde oturtulmuş bulunmuştur. Bu bloklarda kabaca oyulmuş görünen kısımlar, ahşap kalasları desteklemek için yapılmıştır.

Bu yapı grubu, caddenin üzerinde uzanan, dolayısıyla kuzeydeki alanı güneydekine kapatan bir kapı olarak canlandırılabilir. Büyük duvara açılmış bu kapı, devşirme duvarın aslında daha önce varlığı tahmin edilmemiş bir Geç Roma surunun parçası olabileceğini önermiştir ki bu inşanın, terası, stadyumu ve tiyatroyu çevrelemek için alanın doğal topografyasından yararlanmış olması muhtemeldir. Erozyon ve sonraki taş sökme faaliyetleri duvarın kalıntılarını hattı boyunca yok etmiş olsa da, eriştiğimiz bu alçak kotta çöküntü ve takibindeki siltlenme sur duvarını korumuştur. Bu durum, Milet’teki “Gotenmauer” ve Bizans surlarındaki duruma benzer olabilir. Burada yapılan küçük ölçekli sondaj, duvarın terasa sonradan eklendiğini ve MS geç beşinci veya erken altıncı yüzyıla tarihlenebileceğini göstermiştir.

Konservatörlerimiz, devşirme duvara bitişik odada 2015 yılında bulunmuş ve aralarında tunç kaplar, iki adet mermer sigma masası, iki servis tabağı ve altı mumlu kandil ile kandil ayağı yer alan eser grubunu temizleyerek restore etmeyi sürdürmüştür (Şek. 16).

Terasın üstünde yer alan muhtemel Geç Roma evinin çalışmaları, duvarlarda yer alan oldukça narin duvar resimleri nedeniyle yavaş ilerlemiştir ancak konservasyon ekibimizin süregelen çabaları ikinci odanın kazısına olanak sağlarken, bu kazılar, üzerine çiçek desenleri resmedilmiş ya da dokunmuş gibi gözüken kumaşlar ile duvarın geniş şeritler halinde kaplanarak bezendiğini ortaya koymuştur (Şek. 17, 18). Ayağı griffin motifli tek ayaklı mermer masa odanın batı duvarına yaslı olarak bulunmuştur; hemen yanında bir demir kılıç - ki bu, odaların genelinde bulunanların beşincisidir - ile bir mızrak ucu, bir çapa, bir cam kavanoz ve diğer objeler ortaya çıkarılmıştır (Şek. 19).3

Duvar resimli iki odanın batısında, mimari açıdan oldukça karmaşık bir grup mekan yer almaktadır. Mekanlardan biri, merkezinde devşirilmiş yuvarlak bir sütun gövdesi yer alan avlu olabilir. Avlunun güneyinde, merdiven boşluğu olabilecek çökmüş tuğla bir yapı vardır. Buna bitişik küçük diğer bir mekan ise tuvalet olabilir ve muhtemelen sonradan eklenmiştir.

Bu alan erken yedinci yüzyıldaki bir ya da iki deprem ile yıkılmıştır; geçen yıl rapor edildiği üzere, alanda bulunan en geç tarihli sikke, MS 611-612 yıllarına ait Heraclius follisidir. Ancak stratigrafiye bakılırsa, bu alanda aralarında kısa bir yeniden inşa evresi bulunan en az iki yıkımdan söz edilebilir. Bu durum, kentin diğer yerlerinde erken yedinci yüzyılda gerçekleşmiş depreme dair delillerle tutarlıdır; fakat diğer alanlarda ele geçen sikkeler, daha geç bir tarihe, MS 616’dan sonra aittir. Konuya dair önemli soru, bu sismik olayların, hemen hemen aynı zamanlarda böyle afetlerden etkilenmiş gibi görünen Hierapolis, Laodikeia, Aphrodisias, Miletus ve diğer bazı Batı Anadolu kentlerindeki depremlerle nasıl bir ilişkiye sahip olduğudur.

  • Şek. 12

    Alan 55 2016 Planı. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 13

    Alan 55 doğu açmalar (F55 16.1, 16.2) planı. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 14

    Alan 55 hava görüntüsü. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 15

    Alan 55 16.1 açmasında mermer yol ve bir kapıya ait olabilecek düşmüş bloklar. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 16

    2015’te keşfedilen bronz asma kandil, 2016’da konservasyonu yapılmıştır. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 17

    3 no.lu odada duvar resmi, arkeolog Frances Gallart-Marqués ile. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 18

    3 no.lu odada duvar resminin sulu boya resmi (özgün hali ve canlandırma). (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 19

    3 no.lu odadan demir kılıç. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

Kazılar: Cadde Açması ve Anıtsal Roma Takı

Üçüncü kazı alanı, kentin batı yakasındaki geniş, sütunlu Roma caddesinin bir kısmını daha ziyaretçilere açarak Sinagog ve Hamam-Gimnazyum Kompleksi ile bağlamayı amaçlamıştır (Şek. 20, 21). İki yıl önce, bu caddenin üstünden geçen devasa taka ait yıkılmış mermer bloklar, beklenmedik şekilde cadde döşemesinin üstünü kaplar biçimde keşfedilmiştir. 2016’da kazılar, takın batı yakasını ortaya çıkarmak için batıya doğru genişletilmiştir. Bu kısımda bulunan bloklar arasında takın dış yüzüne ait, bir çoğu Artemis Tapınağı’ndan devşirme sütun tamburu ile kemerdeki konumları henüz tespit edilemeyen birkaç sütun gövdesi parçası, Korint sütun başlığı ve diğer mimari elemanlar yer alır. Blokların zemindeki dağılımı takın özgün yerinde çöktüğüne işaret etmektedir (Şek. 22).

2014’te bulunan kilit taşının tam karşısında, takın batı yüzüne ait yazıtlı kilit taşının mermer döşemeye gömülmüş olarak keşfedilmesi, bu nedenle özellikle tatmin edici olmuştur. Bu yeni yazıt, şu an okunamayan bir şeyin denetçisi olan Aurelius M[--- isimli kişinin kendi ödeneklerini kullanarak Dionysos’a adadığı heykeli belgelemektedir.

Merkezi açıklığı 13 metre olan, 33 metreden daha geniş bir ene ve 24 metre yüksekliğe sahip olduğu öngörülen takın ölçüleri, Roma’daki Konstantin ve Septimius Severus taklarından ya da Gerasa ve Anazarbos’ta bilinen taklardan çok daha geniştir; dolayısıyla Roma dünyasının bilinen en geniş anıtsal takı olmalıdır (Şek. 23).

Turistik Geliştirme Projesi ile ilişkili bir diğer kazı Sinagog’un altından geçen su kanalını açmayı amaçlamıştır. Su kanalı, 1.85 m eni ve 2.35 m yüksekliği ile beklenenden çok daha büyüktür ve tabanı daha önceki bir kullanımdan kalan tekerlek izleri taşıyan şist levhalarla döşenmiştir (Şek. 24). Bu kanal, hamama ait su yollarının hiçbiri ile bağlantılı değildir ancak son evresinde güneyinde yer alan küçük bir diğer akaçla beslenmiştir. Tünelin çıkışları kesme mermer bloklar ve kemer taşları ile inşa edilmiştir. Bu durum tünelin orijinalinin, bugünkü zemin seviyesinden daha düşük kottaki bir caddeye açılan ancak sonraki bir evrede su kanalına dönüştürülen bir kriptoportiko (yarı gizli geçit) olduğuna işaret eder.

  • Şek. 20

    Sinagog, Roma caddesi ve anıtsal takın planı. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 21

    Roma caddesi, Sinagog ve Mermer Avlu’nun havadan görünüşü. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 22

    RT 16.1 açmasının planı. Plan kemerin düşmüş bloklarını göstermekte, yeşil = küçük kemer taşları (Ç. ca. 4.5 m); kırmızı = geniş kemer taşları (Ç ca. 13 m); magenta = şeritli geniş kemer taşları; sarı = pahlı kemer ayağı blokları. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 23

    Roma kemerinin canlandırma çalışması, 2016. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 24

    Sinagog’un altındaki kriptoportiko (yarı gizli geçit). (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

Örenyeri Konservasyonu

Beş yıl süreli, Artemis Tapınağı’nı çirkinleştirilen biyofilmin kaldırılması projesi, güney cella duvarları, kuzey ve güney peristil kaideleri ve doğu portikonun ayakta duran dört sütununun temizliği ile devam etmiştir (Şek. 25, 26). Yüksek iskelelerin üzerinde çalışmalar yavaş gitse bile, on iki kadından oluşan temizlik ekibimiz her geçen gün daha fazla sorumluluk almıştır (Şek. 29, 30, 31). Temizlenen alanlar tapınağın yeni yönlerini ortaya koymaktadır. Pedestal sütunlarından biri üzerinde Butler tarafından bulunup yayınlanan, ancak likenlerin ardında gizli kalmış Lidçe yazıt bunun bir örneğidir (Şek. 32, 33).

Turistik Geliştirme Projesi, Lidya Surları ve Sinanogun üzerini koruyucu çatılarla örterken, kazı sektörlerini patikalar ve bilgilendirme levhaları ile birleştirip ziyaretçilere tanıtmayı hedeflemektedir. Sinagog çatısının öncül tasarı planı Kültür Bakanlığına ve Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğüne sunulmuştur; surların çatı planı ise tamamlanmak üzeredir. Günümüzde üretilmiş kerpiçlerden inşa edilmiş duvar modeli, özgün Lidya surlarını korumak için kullanacağımız çeşitli yöntemleri test etmemize olanak sağlayacaktır.

Örenyerine bilgilendirme tabelaları yerleştirme programımız, sıfırdan hazırlanan ve Roma Caddesi, Bizans Dükkanları ile diğer sektörlerde yenilenen toplam 11 levhanın üretilmesi ile sürdürülmüştür (Şek. 34).

Konservasyon laboratuvarında çalışmalar, bu sene ve önceki yıllarda bulunan metal obje grupları ve sikkeler üzerine yoğunlaşmıştır. Yedi konservatörden oluşan ekip 300’den fazla sikke ve yaklaşık 200 metal esere müdahale etmiştir ki bunların bazıları binlerce pul parçasından oluşan demir zırh gibi oldukça fazla zaman alan eserlerdir. Ekip aynı zamanda kazı deposunda bulunan 5000’den fazla metal eserin kontrolunu yapmış ve stabil durumda olmayan eserlerin bozulmalarını engellemek için su ve oksijen tutan temizleyiciler ile Escal’a sararak yeniden depoya yerleştirme programına başlamışlardır. Buna ek olarak ekip, arazide açığa çıkarılan duvar resimlerini ve eserleri stabilize ederek temizlemiştir.

Akropolün yumuşak konglomera (çakılkaya) falezlerinin ve Bizans surlarının etüdü, bunları layıkı ile ilk defa belgelememize izin veren insansız hava aracı yardımıyla sürdürülmüştür (Şek. 35).

  • Şek. 25

    Artemis tapınağının güney duvarı, 2015’te kısmen temizlenmiş hali. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 26

    Artemis tapınağının güney duvarı, 2016’da temizlenmiş hali. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 29

    Artemis tapınağı temizlik çalışmaları. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 30

    Artemis tapınağı temizlik çalışmaları. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 31

    Artemis tapınağı temizlik çalışmaları. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 32

    Artemis tapınağının 12 no.lu sütunundaki Lidçe yazıt, temizlik çalışmalarından önce (Gusmani no. 21). (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 33

    Artemis tapınağının 12 no.lu sütunundaki Lidçe yazıt, temizlik çalışmalarından sonra (Gusmani no. 21). (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 34

    Ziyaretçiler Bizans Dükkanları önündeki Sütunlu Caddeye 2016’da yerleştirilen bilgilendirme tabelasını okurken. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

  • Şek. 35

    Akropolün DJI Phantom 3 insansız hava aracı ile çekilmiş hava görüntüsü. (Telif hakkı Sart Amerikan Hafriyat Heyeti / Harvard Üniversitesi)

Araştırma ve Yayın

1972’den bu yana Sardis’te bulunan 8000’den fazla sikke Jane Evans tarafından, 1958’den beri açığa çıkarılan 450’den fazla yazıt Georg Petzl tarafından ve Artemis Tapınağı Fikret Yegül tarafından yayınlanma aşamasında iken, Andrew ve Nancy Ramage ve Gül Gürtekin-Demir’in HoB ve PC sektörlerine dair çalışması ile Andrew Seager’in Sinagog üzerine çalışmaları devam etmektedir.

Kaynakça

Gjerstad, E., J. Lindros, Sjöqvist, and A. Westholm. 1935. The Swedish Cyprus Expedition. Finds and Results of the Excavations in Cyprus 1927-1931. 2. Stockholm: Swedish Cyprus Expedition.

Greenewalt, C.H., jr. 2007. “Sardis: Archaeological Research and Conservation Projects in 2005.” Kazı Sonuçları Toplantısı 28: 743-756.

Mallowan, M.E.L. 1966. Nimrud and its Remains. New York: Dodds.

Schmidt, E.F. 1957. Persepolis II: Contents of the Treasury and Other Discoveries. Oriental Institute Publications 69. Chicago: Oriental Institute Press.

Verčík, M. 2016. “Nichts als Schrott? Nahöstliche Panzerschuppen aus dem Apollon- Heiligtum in Didyma.” Distant Worlds Journal 1: 11-26.

Young, R.S. 1956. “The Campaign of 1955 at Gordion.” American Journal of Archaeology 60: 249-266.

Dipnotlar

  • 1Nimrud (Mallowan 1966, 2, 409ff); Persepolis (Schmidt 1957, 97-101); Gordion (Young 1956, 257); ve birçok diğer yerleşim. Idalion yerleşimindeki örnek en bütüncül olarak korunagelmiş örnekler arasındadır (Gjerstad et al. 1935, 536). Dolayısıyla Didyma’da yeni bulunan eser, Assur değil, Lidya üretimi olabilir (Verčík 2016).
  • 22017’de bu duvarın erken Hellenistik evreye ait olduğunu gösterilmiştir.
  • 32015’te 1 no.lu odanın güney duvarının alt tarafında dört adet kılıç bulunmuştur
  • (Greenewalt2007, 745).