Preliminary Reports from Kazı Sonuçları Toplantısı (Annual Symposium on the Results of Excavations) (1999-2018)
by Nicholas Cahill
Sardeis, 2015
Giriş
Sardeis’te 2015 sezonu, kazı, belgeleme, konservasyon ve örenyeri düzenlemesi çalışmalarını kapsamıştır. Bu çalışmalar 26 farklı üniversiteden ve enstitüden gelen 69 akademisyen ile öğrenciden oluşan uluslararası bir ekip ile gerçekleştirilmiştir. Her zaman olduğu gibi, Türkiye’de arkeolojik araştırmamızı yürütmek için bizlere izin veren Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne, Genel Müdür Abdullah Kocapınar’a, Genel Müdür Yardımcısı Zülküf Yılmaz’a, Kazılar Dairesi Başkanı Melik Ayaz’a, Kazılar Şube Müdürü Umut Görgülü’ye ve Kazılar Dairesi Başkanlığı Arkeoloğu Güzen Köksal’a müteşekkiriz. Kazımızın bu seneki Bakanlık Temsilcisi İzmir Arkeoloji Müzesi’nden Mustafa Kiremitçi idi. Yüksek tahsilli ve profesyonel bir arkeolog olarak sezon boyunca bizden yardımını ve tavsiyelerini esirgemediği için kendisine teşekkürlerimizi sunarız.
Alan 49
Kazı çalışmaları kentin üç farklı sektöründe yürütülmüştür (Şek. 1, 2). Bunların ilki, Alan 49 adlı Lidya Dönemi’nde teraslandırılan doğal bir tepedir (Şek. 3, 4, 5). Merkez Sardeis’te yer alan bu tepedeki iki açma, karmaşık stratigrafiye sahip Roma, Hellenistik ve Lidya Dönemlerine ait kalıntıları açığa çıkarmayı sürdürmüştür. Sektördeki temel amacımız, bu alanın uzun tarihini daha iyi anlamaya çalışmak ve özellikle tepenin muhtemelen Lidya krallarına ait sarayın bölgesini oluşturduğu Lidya Dönemi’ni incelemektir.
Alanda Roma Evresi MS 17 tarihindeki yıkıcı depremden sonra, muhtemelen yapıların çöküntüsünden arta kalan malzemenin devşirilerek yeniden kullanılması ile başlamıştır. Bu yapılar önemli ölçüde onarılarak, MS altıncı yüzyıl boyunca kullanılmaya devam edilmiştir.
Son yıllarda bulunan en dikkate değer eserlerden bir tanesi bir Geç Roma tabakasından gelmiştir. Bu eser, üzerinde yazı ve semboller bulunan ve üç köşesine Hekate figürü kazınmış tunç bir üçgendir (M15.005:14186; figs. 6, 7). Hekate, elinde tuttuğu kamçı, yılan, sistrum ve kılıçla birlikte, her figürün üzerinde yer alan belgeçler yardımıyla tanımlanmıştır. Her figürün altında değişen kişi anlamına gelen am(e)ibousa yazmaktadır. Bu üçgenin bilinen yalnızca üç örneği vardır. Diğerleri Pergamon ve Apamea’da bulunmuştur ve büyüsel ritüellerde kullanılmış olabilirler.1
Bu alandaki Hellenistik evre önceki yıllarda olduğu gibi çok karmaşıktır (Şek. 8, 9). Terasın içerisinde bir ya da iki odanın bir kısmı kazılmıştır. Burada, yanık alanlar, kerpiç ile kiremit döküntüsü ve yıkıma ait diğer delilleri barındıran bir taban açığa çıkarılmıştır (Şek. 10). Bu depozitten gelen seramik Hellenistik Dönem’in erken evresine ait görünmektedir ancak kesin olarak tarihlendirilebilmesi için iki adet sikkenin tanımlanması beklenmektedir.
Daha önceki yıllarda olduğu gibi, Akhemenid Dönem’e tarihlenen mimari kalıntı bulunamamış ve bu döneme ait çok az sayıda eser ele geçmiştir.
Bu sezon, Lidya tabakalarına zorlukla erişilebilmiş olunsa da daha geç tabakalarda önemli sayıda Lidya eseri keşfedilmiştir. Bunlar arasında üzerinde Pegasus betimi bulunan kaliteli bir mimari levhanın parçası yer alır (Şek. 11). Roma Dönemi’ne ait soygun çukurunun kazıları, kireçtaşı teras duvarının en üst sırasını, 40 metre güneyindeki kesidinin yüzünekeside hizalı olarak meydana çıkarmıştır (Şek. 3, 12, 13). Bunun devşirme malzemeden yapıldığına dair hiçbir iz bulunmazken, teras duvarının bu evresinin Lidya Dönemi’ne ait olduğu öne sürülebilir.2
Hellenistik “bodrum”un kazısı terasın taş destek dolgusunun devamını ve geçen sene gün ışığına çıkarılan doğu-batı yönlü kireçtaşı duvarın tabanını ortaya çıkarmıştır (Şek. 14). Bu duvar, destek dolgusundan yüksekte kurulmuştur ve yapının daha geç bir evresine ait olduğunu gösterir ki geçen sene temelinde çok yüzlü blokların devşirme olarak kullanıldığı yapı değerlendirildiğinde bu durum çoktan öne sürülmüştür.3
Kireçtaşı teras duvarı daha erken tarihli anıtsal kaya teras duvarının yerini almıştır. Bu erken duvar, tepenin kuzeyinde ve batısında açığa çıkarılmıştır. Kazılar tepenin kuzey yamacında teras duvarının bir 25 metresini daha açığa çıkararak toplam uzunluğunu 45 metreye ulaştırmış ve Sardeis’te Lidya teraslama programının boyutunu ve ölçeğini ortaya koymuştur (Şek. 15).
-
Şek. 1
-
Şek. 2
-
Şek. 3
-
Şek. 4
-
Şek. 5
-
Şek. 6
-
Şek. 7
-
Şek. 8
-
Şek. 9
-
Şek. 10
-
Şek. 11
-
Şek. 12
-
Şek. 13
-
Şek. 14
-
Şek. 15
Wadi B Tapınağı ve Alan 55
Alan 55, Alan 49 ile Byzfort sektörlerinin alt tarafında, antik kentin merkezine yakın yapay bir terastır (Şek. 1, 2). Erken Roma Dönemi’nde bu teras İmparatorluk Kültü madebine ev sahipliği yapmıştır ve dahilindeki tapınak “Wadi B Tapınağı” olarak anılmaktadır (Şek. 16). Daha sonraki Roma Dönemi’nde bu kutsal alan tahrip edilmiş, evsel ve diğer amaçlar için yeniden kullanılmıştır. Arasında heykel kaideleri ve çeşitli mimari parçalar yer alan Wadi B Tapınağı’nın malzemesi devşirilerek, terasın doğu yüzüne nerdeyse dik açı yapan büyük bir duvar inşa edilmiş ve terasın kendisi onarılarak güçlendirilmiştir. Takibinde devşirme duvar ve teras duvarı arasında bir oda yaratılmıştır. Ev olduğu düşünülen bir diğer yapı ise terasın üzerine otrutulmuştur (Şek. 17). Daha geç tarihli bu Roma yapıları, yerlerini yıkılmış mermer ve taşlarla dolduran bir deprem ile son bulmuştur.
Terasın dışında ve üstündeki kazılar temel seviyelerine erişmiş ve metal, cam, seramik, taş ve diğer eserlerden oluşan zengin bir buluntu grubunu gün yüzüne çıkarmıştır. Geç Roma kenti Pompeii’ye benzer şekilde deprem çöküntüsü altında kalmış buluntular taban üzerinde özgün yerlerinde bulunmuştur (Şek. 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, 27, 28). Aşağı odadaki eserler arasında iki adet sigma masası, iki adet mermer tabak, asma zinciri üzerinde bulunan tunç ve camdan bir polikandelon, bir adet lamba ayağı, iki adet tunç testi ve diğer tunç eşyalar ile demirden tarım takımları, seramik banyo kapları, ve testiler ve diğer eserler yer almaktadır (Şek. 29, 30).
Terasın üst tarafında tuğla tabana sahip duvar resimli bir oda tamamıyla ortaya çıkarılmıştır (Şek. 31, 32). Eserler arasında üç adet katlanabilir sandalye yer almaktadır; bir dördüncüsü ise kuzey odaya açılan kapının hemen önünde bulunmuştur (Şek. 33, 34). Taban üzerinde ise bir terazi, kefeleri ve ağırlıkları ile birlikte, cam eşyalar, seramikler ve diğer eserler açığa çıkarılmıştır (Şek. 35, 36, 37).
Deprem ve yıkımın tarihi, yıkım tabakasından gelen çok sayıda sikkenin keşfi ile daha da netleşmiştir. Önceki yıllarda en geç tarihli sikke yaklaşık MS 408-410 yıllarına tarihlenmiştir. Ancak bu sezon MS 5. ve 6. yüzyıla ait sikkeler de bulunmuştur; bunların en geçi MS 584-612 yıllarına tarihlenen Maurice ya da Heraclius follisidir. Deprem, MS 584’ten önce gerçekleşmiş olamaz, çünkü bu olayın zamanında tedavülde olan sikkelerin büyük bir çoğunluğu yüzyıllar öncesine gitmektedir.
-
Şek. 1
-
Şek. 2
-
Şek. 16
-
Şek. 17
-
Şek. 18
-
Şek. 19
-
Şek. 20
-
Şek. 21
-
Şek. 22
-
Şek. 23
-
Şek. 24
-
Şek. 25
-
Şek. 26
-
Şek. 27
-
Şek. 28
-
Şek. 29
-
Şek. 30
-
Şek. 31
-
Şek. 32
-
Şek. 33
-
Şek. 34
-
Şek. 35
-
Şek. 36
-
Şek. 37
Yol Açması ve Anıtsal Tak
Sinagog önündeki mermer döşeli caddenin kazısı, Turistik Geliştirme Projesinin parçası olarak sürdürülmüştür ve geçen sene açığa çıkarılan üç-geçitli anıtsal tak’ın daha fazlasını açığa çıkarmayı hedeflemiştir (Trench RT 15.1; Şek. 1, 2, 38, 39, 40, 41). Modern karayoluna kadar uzanan kazılar bu takı ayakta tutan güney payanda grubunun ve çöken üst yapının büyük bölümünü açığa çıkarmıştır. Bu yapının taban alanı dahilinde modern karayoluna zarar vermeden üzeri açılabilecek kısmı ortaya çıkarılmış.
Üst yapının birçok bloğu bu payandalar arasında düşmüş olarak keşfedilmiştir. 13 metrelik büyük kemere ait başka kemer taşı bulunmamış, ancak daha küçük tonozlara ait bloklar ortaya çıkarılmıştır. Bu durum geçen sene önerilen, üst yapının bir depremle tahrip olduğu ve olayı takiben blokların kireç üretimi için parçalanıp yakıldıkları ama çok uzak mesafelere taşınmadıkları hipotezini doğrular.
Tak’ın ve Roma İmparatorluğu dahilindeki diğer çağdaş yapıların etüdü, tak’ın 24 m yüksekliğinde olabileceğini ve bu yükseklik ile hem hemen yanındaki Mermer Avludan daha uzun hem de çevresine hakim konumda olabileceğini önermiştir (Şek. 42, 43, 44). Bu genişlikte herhangi bir anıtsal tak’ın varlığı bilgimiz dahilinde değildir; dolayısıyla bu yapı şu an için Roma dünyasının en geniş takı olarak gözükmektedir. Bu sezonun kazılarından sonra, tak’ın %2.58 oranında bir kısmının korunmuş olduğu söylenebilir.
-
Şek. 1
-
Şek. 2
-
Şek. 38
-
Şek. 39
-
Şek. 40
-
Şek. 41
-
Şek. 42
-
Şek. 43
-
Şek. 44
Örenyeri Konservasyonu ve Artemis Tapınağı
Bu sezon Artemis Tapınağı’nın beş-yıl süreli temizleme projesinin ikinci tam sezonuydu. Sardeis konservatörleri Michael Morris ve Hiroko Kariya tarafından geliştirilen yeni yöntem dahilinde amonyum kuvernat biyositi kullanılmaktadır (Şek. 45, 46). Bu sene 12 kadından oluşan bir ekip, güney stel kaidelerini, cellanın güney duvarının devamını, peristil sütun temellerinin on iki tanesini, cella kolonadına ait sekiz temelin yedi tanesini ve batı portiko sütunlarının temellerinden bir tanesini temizlemiştir (Şek. 47, 48, 49). Bugün tapınağın etrafına yerleştirilmiş üç adet sütun başlığı ve yapıdan ayrılmış diğer blokların temizliği de tamamlanmıştır. Çalışmanın büyük çoğunluğu yine de tapınağın doğu ucundaki üç sütuna odaklanmıştır (Şek. 50, 51, 52).
Diğer çalışmalar arasında, M Kilisesi’nin lazer tarama ve drone yardımıyla fotogrametri olmak üzere iki farklı yöntemle üretilen üç boyutlu modelleri yer almaktadır. Bu çalışmalar, kilisenin seneden seneye hareketini belgelerken, temellerin güçlendirilmesi için yöntemler geliştirilmesine izin verecektir.
Kültür Bakanlığı’nın talebi üzerine, tapınak çevresinde bulunan sütun başlıklarına ev sahipliği yapacak stoa için çalışmalara devam edilmiştir. Bu stoanın inşası için İzmir II. Koruma Bölge Kurulu’na izin başvurusunda bulunulmuş ve 2015 baharında izin çıkmıştır. Yaz boyunca, stoanın inşası için ayrılan alan tesviye edilmiş ve dört sütun başlığına ait temellerin inşasına başlanmıştır.
2014 yılında olduğu üzere, Alan 55 Sektöründeki duvar resimlerinin belgeleme işlemi için sağlamlaştırılması yoğun çaba gerektirmiştir. Geçen sezonunun konservasyon çalışmaları ve alanın çatılandırılması başarılı sonuç getirmiştir; yoğun yağışlara rağmen, müdahele edilen kısımlar hala bina duvarına sıkıca tutunur bulunmuştur. Bu nedenle, geçen sezon uygulanan prosedür takip edilmiştir; sulu harç enjeksiyonu ve kireç macunu kullanılarak sıva duvara tutturulmuş; ardından resim üzerindeki birikintiler etanol ve saf su ile dikkatlice temizlenmiştir.
Havra ve kerpiç Lidya surlarını korumak için üzerine koruyucu çatılar tasarlayan Turistik Düzenleme Projesi üzerinde çalışmalar sürdürülmüştür. Bu kapsamda SmithGroupJJR, tasarımı kolaylaştırmak ve kontrol etmek için Lidya Surları ve çevresi ile Havranın lazer tarayıcı yardımıyla üç boyutlu gerçek modellerini hazırlamıştır. Havra üzerine inşa edilecek çatının tasarımı tamamlanmak üzeredir.
Kültür Bakanlığı’ndan bir komisyon, örenyeri sınırlarını ve gelişimini belirlemek amacıyla Sardeis’i ziyaret etmiştir. Sardeis, meskun ve mezarlık alanlarının genişliği bakımından oldukça sıradışıdır (Şek. 53). Lidya Dönemine ait meskun alanlar güneyde Artemis Tapınağı ve karşısındaki tarlalara, kuzeyde ise Sart Mahmut Mahallesi’ne kadar devam eder. Diğer kalıntılar ise, Hamam-Gimnazyum kompleksinden 2 km uzaklığa erişir. Kente ait mezarlık alanları buradan daha uzağa giderken, devamında uydu topluluklar, kent dışı mabetler ve diğer yerleşimler bu kapsama alanından daha da uzak mesafelere uzanır. Bu durum, Sardeis’e Batı Anadolu’nun birçok yerleşiminden daha kapsamlı bir örenyeri olma özelliğini kazandırmaktadır.
-
Şek. 45
-
Şek. 46
-
Şek. 47
-
Şek. 48
-
Şek. 49
-
Şek. 50
-
Şek. 51
-
Şek. 52
-
Şek. 53
Araştırma ve Yayınlar
Sardeis raporlarının son cildi olan Sardeis’de EA ve E Kiliseleri Hans Buchwald tarafından 2015 baharında yayınlanmıştır. Araştırma projeleri arasında, Artemis Tapınağı mimarisi ve Wadi B Tapınağı, heykeltraş, duvar resimleri, sikkeler, insan kemikleri, seramikler, yazıtlar ve diğer eserler yer almıştır.
Sardeis Senfonisi Konseri
Geçtiğimiz yaz 17 Haziran 2015 tarihinde Artemis Tapınağı önünde Sardeis’te gerçekleştirdiğimiz eşsiz organizasyon Bilkent Senfoni Orkestrasınca icra edilen Kamran İnce’nin Sardeis Senfonisinin açık hava konseridir. 1999’da, bu senfoninin bestelenmesine kazı eski başkanımız Prof. Crawford H. Greenewalt, jr. ön ayak olmuştur, ancak senfoni daha önce Türkiye’de icra edilmemiştir. Senfoninin akışı, Tmolus Dağları, Hermus Nehri, Akropol, Nekropol ve Bin Tepe’den geçerek Sardeis’in heyecan uyandıran topografyasını müzik dilinde anlatır. Kamuran İnce’nin kendisi orkestrayı yönetmek için Sardeis’e gelmiştir. Onun önerisiyle, kendisinin yine Prof. Dr. Greenewalt tarafından görevlendirilerek bestelediği The Judgement of Midas (Midas’ın Hükmü) operasından bir dizi arya da konsere eklenmiştir. Ne yazık ki Greenewalt’un ömrü bu performansa tanık olmaya yetmemiştir. Konser gün batımında, Akropol batan güneşin kırmızı ışığında yıkandığı esnada ve tapınağın iki sütunu aşağıdan ışıklandırılarak gerçekleşmiştir (Şek. 54, 55). Konsere 900 ile 1200 insan katılmıştır; bunların arasında ücretsiz bilet sunulan yerli işçilerimiz ve aileleri de yer almıştır.
Prof. Dr. Greenewalt’un şerefine düzenlenen bir diğer etkinlik, 3 Haziran 2015 günü Ege Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde Greenewalt Kütüphanesi’nin açılmasıydı. Prof. Dr. Greenewalt 4500 kitaptan oluşan şahsi kitaplığını Ege Üniversitesi’ne bağışlamış; Prof. Gül Gürtekin-Demir, Dr. Ümit Güngör ve onların öğrencileri Gencay Öztürk ile Sinem Çakır kitapları kataloglamış ve yenilenmiş kitaplığın raflarına yerleştirmişlerdir. Bu açılış, yine Prof. Dr. Greenewalt’un şerefine düzenlenen antik seramik konulu 2. KERAMOS sempozyumu ile birlikte gerçekleştirilmiştir.
-
Şek. 54
-
Şek. 55
Dipnotlar
- 1Bu üçgen Will Bruce and Kassandra Jackson Miller, “Towards a Typology of Triangular Bronze Hekate Bases: Contextualizing a New Find from Sardis.” Journal of Roman Archaeology 30: 509-516 tarafından yayınlandı.
- 22017 sezonunda, önce Lidya devrine ait olduğunu zanettiğimiz bu duvar, aslında erken Helenistik döneme ait olduğu ortaya çıktı.
- 32016 sezonunda, önce Lidya devrine ait olduğunu zanettiğimiz bu duvar, aslında erken Helenistik döneme ait olduğu ortaya çıktı.